Tahammül Saati


Mekanik bir saatin içinde gözle görülemeyen bir şey vardır ki, anlaşıldığı vakit veya bir şekilde çözüldüğü vakit yeryüzünde ölümlü olmanın sıkıntısını yaşayan biz faniler için yeni kapılar açılmış olacaktır.

Saatin içindeki gözle görülemeyen bu tuhaf şeye "tahammül" adı verilmiş olup, saatlere ne zaman bakılsa hemen dile gelmez de sezdirir sanki, her mekanik saat dayanıklı ve sabırlı olmayı öğütler gibidir.

Çarklar kendilerine ait bir ritimle döner, ibreler hızlı yahut yavaş, hepsi kendi tabiatına göre hareket eder, saatin parçacıkları tarihin sayfalarındaki insanlar gibi davranır, yapılması gereken işlerini yapar, bazen kendi doğasının saatine göre, bazen yeterince ihtimam gösterildiğinde çevredeki saatlerle uygun adımdahi yürüyebilir.

Fakat saatlerin zamanı saniyesi saniyesine doğru göstermesi hiç gerekmez, çalışan her saat zaten kendi zamanını gösteriyordur, sadece çalışmayan, yürümeyen saatler başka zamanları gösterir, onlar da kendi başlarına arızalarıyla güzeldirler.

Demek istediğim mükemmel bir insan olmadığı gibi mükemmel bir zaman aracı da yoktur. Her fırsat bulduğumda söylüyorum, hem zamanın bizzat kendisi kusursuz değil, hem de zamana dair hemen her şey. Öyleyse zamanın içinde yaşıyoruz, biz de akıp gidiyoruz ve tahammül ediyoruz.

Tahammül, ince ince desenleri olan ve unutkanlıkla bezenmiş olan hayatımızın dayanak noktalarından biri, belki de birincisidir. Tahammül olmasaydı dünya yaşanacak yer olmazdı. Kimse oturup şiir, öykü, roman yazmaz, kimse aşık olmazdı.

Kolunda, cebinde, masasında veya duvarında bir saati olsun olmasın, herkesin bir tahammül saati vardır. Kimi kırılgan, huysuz, kimi yekpare, kırılmaz, kimi tahammül saati kaba, duygusuz, kimi sevdiğini bile söyleyemez, kimi hep suskun, kimi aşağıdaki başka dünyaları örter gibi durmaksızın konuşan cinsten.

Tahammül saati kiminin serin aklında, kiminin sıcak kalbinde kendine bir köşe bulmuştur.

Lakin hemen her şey çarklar gibi aşınır bir gün, tahammül saati de yorulur, öyle bir vakit gelir ki işini bırakıp sessizce ömür perdesini kapatır.

Yine de en güzel derslerden biridir tahammül, hep sınıfta kalsak bile, dersin kendisi ne güzeldir.

Usta eller, acemi ellere karşı

Bir saate baktığımda aklıma ustaların elleri gelir. Sonra o saate dokunan, kuran eller.
Biçare dünyanın en yakın köşesinden en uzak noktalarına kadar kötü haberlerin gelmediği bir gün yok.
Eller dünyayı yıkmasın, kötülük yapmasın, başka insanlara zarar vermesin, hep güzel işler yapsın isterim.
Mb
————-
Mantel clock; eight-day spring-driven movement. Torsion pendulum (mercurial) with a helical spring. Silvered-metal chapter-ring open in the centre to show the escapement, similar to those in mystery clocks Gilt-metal case with moulded borders; bevelled glass panels to front, back and sides.
via http://www.britishmuseum.org 

Mekanik bir saate baktığımda aklıma önce ustaların elleri geliyor.

Tasarlayan, planlar yapan, yazan çizen elleri de unutmayalım. (Bir zamanlar tasarlayan ve yapan aynı ellerden mürekkepti. Sonra işler değişti. Bir kişi yetişemez oldu, dünya hızlandıkça hızlandı, sabır öylesine azaldı ki, artık sabrın sözünü eden kalmadı.)

Sonra o saate dokunan, kuran elleri düşünürüm.

Bir saati yapan eller ile iş bitmez, insan ürünü olan ve insana ait her şey gibi hem doğanın yasaları gereği, hem de insanın tabiatından kaynaklanan sıkıntılar saatlere de yansır. O zaman tamir eden eller gelir.

('Ellerin dert görmesin' denir ya, bir saati tamirden alınca öyle söylemek gerekir.)

Saate uzanan ellerin, huzura da uzandığına inananlardanım. Elbette bu düşüncenin zamanla bir ilgisi yok. Bir saatin çalışması güzeldir, fakat saatler eliyle zamanın bir tahakküm aracı olarak kullanılması kötüdür. "Bir dakika geç gelirsen ayakta durma cezası alırsın" gibi söylemlerden bahsediyorum, geçenlerde zaman mevhumu olmayan bir kabileye ilişkin haber okurken zamanın insana neler ettiğini düşünmemek elde değildi. Zaman ve seneler içinde biriken kültür belki de bizi sınırlıyor, doğadan uzaklaştırıyor. Eskiden alaturka saat ayarına göre yaşayan, güneşin gökyüzündeki konumuna göre hayatını düzenleyen bir ülkede bugün alafranga ayara göre yaşıyoruz ve acı sonuç: Günümüz gecemiz belli değil. Doğulu beslenme tarzına sahip ama batılı çalışma düzeniyle uğraşan aklımız, kalbimitz her daim karışık, buruşuk.

Ülkemizi bırakıp dünyamıza bakalım: Biçare dünyanın en yakın köşesinden en uzak noktalarına kadar kötü haberlerin gelmediği bir gün yok.

Eller dünyayı yıkmasın, kötülük yapmasın, başka insanlara zarar vermesin, hep güzel işler yapsın isterim.


————
Fotoğraf/Photo (Kaynak/Source): Mantel clock; eight-day spring-driven movement. Torsion pendulum (mercurial) with a helical spring. Silvered-metal chapter-ring open in the centre to show the escapement, similar to those in mystery clocks Gilt-metal case with moulded borders; bevelled glass panels to front, back and sides.

via http://www.britishmuseum.org
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...