Bob Dylan, Balonla Beş Hafta ve Jules Verne



Jules Verne'in ilk eseri "Balonla Beş hafta" isimli ünlü romanından esinlenerek üretilen bir saat var. Romanla aynı ismi taşıyan saat mekanik saatçiliğin sınırlarının olmadığını gösteren güzel bir örnek. Fransızca ilk baskısı 1863 yılında çıkan  'Balonla Beş Hafta' zamanında nasıl insanların hayal gücünü etkilediyse, otomatik mekanizmaya sahip 'Balonla Beş Hafta saati' yine aynı şekilde hem edebiyat hem de saat düşkünlerini heyecanlandıran hoş bir eser.

'Balonla Beş Hafta saati' insanın maceracı, çocuksu ve meraklı yönüne sesleniyor. Balonla Beş hafta saati, kadranındaki naif çizgilere sahip balon, bulutlar, dağ ve gökyüzü tasarımıyla özgün bir sanat eseri. Saati göstermek için kuş figürü, dakikaları göstermek için ise bir çapa figürü ibre olarak kullanılmış.

Van Cleef & Arpels saat ve parfüm üretse de asıl işi  mücevher üretmek olan bir şirket. Ancak yaptıkları her işi iyi yaptıklarından yukarıdaki saat gibi yaratıcılık yönü zengin pek çok saat üretmişler. Van Cleef & Arpels üst düzey bir mücevher üreticisi olduğu için haliyle ürettikleri her tasarımda değerli malzemeler kullanıyorlar ve alanında en iyi mücevher/saat ustalarıyla çalıştıklarından müşterilerine son derece pahalı sanat/zanaat eserleri sunuyorlar.

Ancak beni heyecanlandıran kısmı işin lüks yönü değil, üretilen saatlerde ilham alınan kaynaklar ve bunu kullanım biçimleri. Mekanik saat üretiminde sınırsız ilham kaynakları mevcut. Van Cleef & Arpels saatleri yaratıcılığın ve insan zekasının nerelere ulaşabileceğini araştırdığı için takdir ediliyor.

Bence insanın en önemli yaratıcılığı edebiyattır. Bir kitap okuyup yazarın bize anlattığı dünyalara doğru yolculuk yapmak çok parayla satın alınamayacak bir şey. Bu nedenle, romanlardan şiirlerden beslenen her yapıt gözümde malzeme ve işçilikten çok sahip olduğu ve ilham aldığı yönleriyle önemli ve değerli. Saat üreticileri polisiye yapıtları da, bilimkurgu kitaplarını da listelerine eklemeli. 




İnsanların ilgi alanları çok. Saat üreticileri de geleneksel üretimlerin yanında insanların ilgi alanlarına yönelik örnekleri giderek çoğalan 'meraklısına özel' saatler üretiyorlar. Elbette bu saatler sınırlı sayıda üretildiği için yükte hafif pahada ağır oluyor.

Örneğin müzikle ilgilenenler Oris saatlerini çok sever. Çünkü Oris müzikseverler için çok güzel saatler üretiyor. Oris ve müzik demişken yaşayan bir efsane olan Bob Dylan'ı da analım:

Geniş zamanların sanat eseri

MB&F
Legacy Machine No.1

Günümüzde çağdaş teknolojilerin yeniliklerini takip eden, mimarlık ve heykel sanatı gibi farklı alanlardan beslenen, eserlerini klasik ve ölmeyen değerlerin üzerine inşa eden saat mimarları ve fizikçileri var. 

Kimileri için belki şaşkınlık verici. Ama mekanik saat dünyasındaki yenilikler hiç bitmiyor. Mekanik teknikler için artık 'tamam oldu, kemâle erdi, bundan öteye gidilemez' derken yeni patentler alınıyor, yeni icatlar yapılıyor. Mekanik saatçilik bir yönüyle geleneksel zanaatkârların birikime dayanan, bir başka yönüyle bilimsel gelişmelerin ışığında yürünen aydınlık bir yolda.

Saat dünyasındaki bilimsel, estetik ve teknolojik gelişmelerin, bizim gibi saatseverlere ne faydası olabilir diye düşünelim. Aklıma büyük ressam Pablo Picasso geliyor. Pablo Picasso, devrimci bir ressam olarak sanat dünyasını ve sanatseverleri nasıl değiştirdiyse, teknik buluşları ve estetik değerleri birleştiren her yeni deneysel saat, saatseverleri de aynı şekilde daha görgülü, daha açık fikirli yaparak değiştirecek.

Bugünkü yaratıcılık düzeyine son 200 yıldır rastlanılmadı desek yanlış söylemiş sayılmayız. Üst düzey saatlerdeki çeşitlilik ve mekanizmaların sanatsal değerlerinin artması sonucu bugün 1970'lerde yaşanan krizin çok uzağında yeni bir saat kültürü oluştu. 

Bazı saatler şimdiki zamanı göstermiyor, onlar geniş zamanların sanat eseri.

Şule Gürbüz saati


H. Moser & Cie Monard


Çağımızda çok kitap basılıyor, hızla çoğalan bu yığına bir de internet üzerinden eklenen okunacaklar eklenince ortaya çıkan son derece abartılı manzara, sanki okunacak o kadar çok şey varmış, yüzlerce yıl yaşasak okumakla bitmeyecek kitap çıkmış gibi bir yanılsama oluşuyor. Bence hakikat böyle göründüğü gibi değil. Her zaman olduğu gibi okunacak çok şey var, doğru, fakat okunması gereken iyi ve üstün nitelikli kitap sayısı aslında yine her zaman olduğu gibi (kadim zamanlardan beri değişmeyen bir ölçü var zannediyorum) son derece az. Bu açıdan saat dünyası ile edebiyat dünyası benzeşiyor. Gündemdeki yığının görünen yüzüne baktığınızda bilindik, kimi çevrelerin yapay olarak parlattığı isimler görülüyor. Saatler için de böyle, sıradan bir saat dükkanına girin gerçek bir saat üreticisinin ürettiği saati bulmanız zor olur. Çok satılan, harcıalem saatler var. İyi saate ulaşmak iyi kitaba ulaşmak gibidir, zordur.

Kimi iyi kitapları da saatlere benzetiyorum. Saat tamircisi, şair ve yazar Şule Gürbüz'ün bu ay yayımlanan öykü kitabı "Zamanın Farkında" ise gözümde kurmalı bir saat gibi kendine mahsus ve müstesna bir yerde duruyor.


Kurmalı saatler otomatik saatlere benzemiyor, otomatik saatler geçtiğimiz yüzyılın başlarında icat edilmiş ve insanın zamanı daha 'kolay' elde etme/uğraşmadan öğrenme hırsının bir ürünü, gün içinde ellerin kolların hareket etmesi neticesinde genellikle yarım daire benzeri metal bir parçanın (rotor) zembereği kurması ilkesine dayanıyor. Elbette otomatik saatlerin mekanizması üst düzey bir zeka göstergesi fakat kurmalı saatlerin insanın aklını her daim tetikte tutması ve unutkanlığa yer bırakmayan yapısı nedeniyle küçük bir azınlığın gözünde halen en sevilen saat türü.

Okumak için dikkat ve özen isteyen, bunun karşılığında okuyanın da zihnini fersah fersah açan kitaplardan biri olan 'Zamanın Farkında' zaman ve insan üzerine düşünmüş olan/düşünen herkes için önemli bir eser. Özellikle senelerdir saatlerle ilgilenen, ömrünü saatlere adamış bir insanın elinden çıkmış olması bu kitabı saatseverlerin gözünde bence kurmalı bir saatin saygınlığına taşıyor.

Şule Gürbüz'ün ustası Recep Gürgen'e ithaf ettiği "Zamanın Farkında" çabucak bitirmemek için her gün azar okuduğum nadir kitaplardan biri oldu. Kitapta 5 öykü var. İlk öykü, "Müzik Hocası" isimli uzun bir öykü ve küçümen bir roman hüviyetinde (novella).  Diğer öyküler sırasıyla, 'Cansın', 'Mezarlıktan Geçiş', 'Mutfak' ve kitaba adını veren 'Zamanın Farkında'.

'Zamanın Farkında' çocuklar için değil, yetişkin insanlar için yazılmış bir kitap. Kadranın altında nasıl bir mekanizma olduğunu merak edenler için, kimi insanların karanlık yüzünü, kimi insanların kırık kalplerini görmek, okumak isteyenler için, zihnini açmak isteyenler için, kendimizin farkında olmak için, zamanın farkında olmak için okunacak bir kitap.

Elbette kitabın kapağı böyle değil, kitap yıpranmasın diye bir a3 kağıdıyla kaplayıp üzerine bir dergiden kestiğim Bizans dönemi sanatına ait bir ikonanın resmini (Cebrail olabilir) yapıştırıp kendi alternatif kapağımı yaptım.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...